Description of Contents
güncel tartışmalardan ve
bilimsel araştırmalardan hareketle, bu raporda
Türkiye’de anadili Türkçe olmayan çocukların
eğitimi konusunu tartışabilmek üzere “çiftdillilik ve
eğitim” ilişkisinin irdelendiği kuramsal bir yaklaşım
sunulacaktır. Bu yaklaşıma göre, ilk edindiği dil
olan anadili24 egemen dilden farklı olan öğrenciler
arasındaki başarısızlık, toplumun genelinde
süregelen ve eğitim politikalarını belirleyen güç
ilişkilerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.25
Rapor, bu güç ilişkilerinin belirleyici olduğu bir
sosyopolitik çerçeve sunmayı hedeflemektedir.
Böylelikle, çiftdillilik ve eğitim ilişkisinin Türkiye
gerçeklerine uygun olarak nasıl kurulabileceğine
ilişkin tartışmaları sağlam bir zemine oturtmak
amaçlanmaktadır. Bu amaçtan hareketle, başlıca
kuramsal yaklaşımlar, dünyadaki çeşitli uygulama
örnekleri ve farklı eğitim modelleri özetlenecektir.
Bu çalışma, sosyolojik ve dilbilimsel yaklaşımları
harmanlayarak konunun şu ana kadar Türkiye’de
yaygın olarak tartışılmamış boyutlarını tartışmaya
açmayı hedeflemesi açısından önem taşımaktadır.
Rapor, evde konuştuğu dil Türkçe olmayan çocukların
örgün eğitimle birlikte çiftdilliliğe ve çiftdilde
okuryazarlığa da adım attıkları vurgusundan
hareketle yazılmıştır. Bir başka deyişle, kendi
çevresinde Türkçeden başka dilde iletişim kurmayı
öğrenmiş çocuk, okulda girdiği sosyal ortamda
birinci dilinden farklı bir dil olan Türkçede iletişim
kurma becerileri edinmek durumundadır. Bu bakış
açısının anlaşılabilmesi için öncelikle Türkçeden
başka bir dil bilerek okula başlayan çocukların bir
yetersizlikleri veya bir “dil açığı/eksikliği”26 olduğu
konusunda toplumda yaygın ancak yanıltıcı olan
algının ortadan kalkması gerekmektedir. Ancak bu
biçimde, çocukların kendi sosyokültürel çevrelerinden
getirdikleri dilsel birikimi birden fazla dilde okuryazar
olma yönünde bir kaynak olarak kullanabileceği bir
eğitim ortamı yaratılabilir